Kısacık Ömre Sığan Darbeler

         Çocuktum yürümeye yeni başlamıştım. Askeri darbesi o kadar bol olan bir ülkede yaşıyoruz. Dünyadan bir haber iken 1971 Askeri darbesi oldu. Daha henüz anne veya baba diyemeden ilk öğrendiğim kelime darbe oldu sanırım. Çekirdekten yetişmiş biri olarak bu konuda epeyce tecrübeli olduğumu düşünüyorum.

             Çocukken kara trenle yolculuk yapardık. Asker amcalar benim gibi çocuklara bisküvi ikram ederdi. Asker bana sempatik gelirdi. Bisküvili diyalog çocuk halimle onları çok sevmeye başladım.   İlerleyen yıllarda Sivas’ın zor yılları başladı. Gözler kör olmuş. Kardeş kardeşi vuruyor. Evlatlarını kaybeden insanların ağıtları yürek yakıyor. akşam oldu mu artık kimse dışarı çıkmıyor. Sürekli silah sesleri.  Artık o çocuk aklımla  12 Eyül 1980 darbesi olunca sevinmiştim. Ölümü gösterdiklerini hastalığa razı ettiklerini yıllar sonra öğrendim. Hem sevdim hem nefret ettim bize bunu yapanlardan.

               Üniversite yılları başladı. Darbeciler hala boş bırakmıyordu bu aziz milleti. Bir bahane bulmaları gerekiyordu. Çok zorlanmadılar buldular. Başörtüsü. Ne maharetli insanlardı. Ama bizden değillerdi. Bir huzursuzluk yaydılar, toplumu germeye devam ettiler. Darbelere de bir renk katmalı monotonluktan kurtarmalı idi. Klasik darbeden sıkılmışlardı. 28 Şubat 1997 de başlayan post modern darbe yaptılar. Asıl amaçlarının ülkeyi ekonomik krize sokarak bankaların içini boşaltmak ve ekonomiyi dışarıdan derviş ile yönetmekmiş.

              Darbeciler ve muhtıracılar artık monotonluktan kurtulmuşlardı. E-muhtıra dönemi başladı. Teknolojiyi kullanmak gerekirdi.

                     Artık bu işi yapanlar iyice fanteziler kurmaya başladılar. Gezi olayları çıktı ortalık karıştı. Gezi platformu dedikleri bir şey ortaya çıktı. İsteklerine baktığınızda olayların çıkış amacı ile örtüşmüyor.

                      15 Temmuz 2016 da kalkışma oldu. Artık askerimize olan güven derinden sarsıldı. Bu güveni yeniden tesis edecek olanlar belli.

                         Geriye dönüp baktığımızda yeşil sermaye dediler Anadolu sermayesini  yok ettiler. Sağ, sol ve cemaat yöntemiyle yetişmiş ve örgütlenmiş nitelikli gençleri yok ettiler. Darbelerle hazine boşaldı. Artık geçmişin acı tecrübeleri ile geleceğe bakacağız.

                    Demokrasi için halk ilk mücadelesini verdi. 15 Temmuz 2016 milat olur inşallah. Allah’ım birlik ve beraberliğimizi daim eyle.

                               Amin.

Klavyedeki Gizli Harfler Semboller ve kodlari

Klavyedeki Gizli Harfler Semboller ve kodlari

Alt ile yapılan işaretler ( alt tuşunu basılı tutuyoruz ve rakamı sağ taraftan yazıyoruz)
Alt + 1 = ☺ (gülen surat)
Alt + 2 = ☻
Alt + 3 = ♥ (kalp)
Alt + 4 = ♦ (karo)
Alt + 5 = ♣ (maça)
Alt + 6 = ♠ (kupa)
Alt + 7 = • (madde imi)
Alt + 8 = ◘
Alt + 9 = ○
Alt + 10 = ◙
Alt + 11 = ♂ (bayan)
Alt + 12 = ♀ (bay)
Alt + 13 = ♪ (nota)
Alt + 14 = ♫ (çift nota)
Alt + 15 = ☼ (güneş)
Alt + 16 = ►(play)
Alt + 17 = ◄(geri)
Alt + 18 = ↕
Alt + 19 = ‼
Alt + 20 = ¶ (parağraf başı)
Alt + 21 = §
Alt + 22 = ▬
Alt + 23 = ↨
Alt + 24 = ↑
Alt + 25 = ↓
Alt + 26 = → (ileri ok)
Alt + 27 = ←(geri ok)
Alt + 28 = ∟
Alt + 29 = ↔
Alt + 30 = ▲
Alt + 31 = ▼
Alt + 32 =
Alt + 33 = !
Alt + 34 = ”
Alt + 35 = #
Alt + 36 = $
Alt + 37 = %
Alt + 38 = &
Alt + 39 = ‘
Alt + 40 = (
Alt + 41 = )
Alt + 42 = *
Alt + 43 = +
Alt + 44 = ,
Alt + 45 = –
Alt + 46 = .
Alt + 47 = /
Alt + 48 = 0
Alt + 49 = 1
Alt + 50 = 2
Alt + 51 = 3
Alt + 52 = 4
Alt + 53 = 5
Alt + 54 = 6
Alt + 55 = 7
Alt + 56 = 8
Alt + 57 = 9
Alt + 58 = :
Alt + 59 = ;
Alt + 60 = < Alt + 61 = = Alt + 62 = >
Alt + 63 = ?
Alt + 64 = @ (ed)
Alt + 65 = A
Alt + 66 = B
Alt + 67 = C
Alt + 68 = D
Alt + 69 = E
Alt + 70 = F
Alt + 71 = G
Alt + 72 = H
Alt + 73 = I
Alt + 74 = J
Alt + 75 = K
Alt + 76 = L
Alt + 77 = M
Alt + 78 = N
Alt + 79 = O
Alt + 80 = P
Alt + 81 = Q
Alt + 82 = R
Alt + 83 = S
Alt + 84 = T
Alt + 85 = U
Alt + 86 = V
Alt + 87 = W
Alt + 88 = X
Alt + 89 = Y
Alt + 90 = Z
Alt + 91 = [
Alt + 92 = ..
Alt + 93 = ]
Alt + 94 = ^
Alt + 95 = _
Alt + 97 = a
Alt + 98 = b
Alt + 99 = c
Alt + 100 = d
Alt + 101 = e
Alt + 102 = f
Alt + 103 = g
Alt + 104 = h
Alt + 105 = i
Alt + 106 = j
Alt + 107 = k
Alt + 108 = l
Alt + 109 = m
Alt + 110 = n
Alt + 111 = o
Alt + 112 = p
Alt + 113 = q
Alt + 114 = r
Alt + 115 = s
Alt + 116 = t
Alt + 117 = u
Alt + 118 = v
Alt + 119 = w
Alt + 120 = x
Alt + 121 = y
Alt + 122 = z
Alt + 123 = {
Alt + 124 = |
Alt + 125 = }
Alt + 126 = ~
Alt + 127 = ⌂
Alt + 128 = Ç
Alt + 129 = ü
Alt + 130 = é
Alt + 131 = â
Alt + 132 = ä
Alt + 133 = à
Alt + 134 = å
Alt + 135 = ç
Alt + 136 = ê
Alt + 137 = ë
Alt + 138 = è
Alt + 139 = ï
Alt + 140 = î
Alt + 141 = ì
Alt + 142 = Ä
Alt + 143 = Å
Alt + 144 = É
Alt + 145 = æ
Alt + 146 = Æ
Alt + 147 = ô
Alt + 148 = ö
Alt + 149 = ò
Alt + 150 = û
Alt + 151 = ù
Alt + 152 = ÿ
Alt + 153 = Ö
Alt + 154 = Ü
Alt + 155 = ¢
Alt + 156 = £
Alt + 157 = ¥
Alt + 158 = ,,
Alt + 159 = ƒ
Alt + 160 = á
Alt + 161 = í
Alt + 162 = ó
Alt + 163 = ú
Alt + 164 = ñ
Alt + 165 = Ñ
Alt + 166 = ª
Alt + 167 = ▒
Alt + 168 = ¿
Alt + 169 = ⌐
Alt + 170 = ¬
Alt + 171 = ½ (yarım)
Alt + 172 = ¼ (dörtte bir)
Alt + 173 = ¡ (ters ünlem)
Alt + 174 = «
Alt + 175 = »
Alt + 176 = ░
Alt + 177 = ▒
Alt + 178 = ▓
Alt + 179 = │
Alt + 180 = ┤
Alt + 181 = ╡
Alt + 182 = ╢
Alt + 183 = ╖
Alt + 184 = ╕
Alt + 185 = ╣
Alt + 186 = ║
Alt + 187 = ╗
Alt + 188 = ╝
Alt + 189 = ╜
Alt + 190 = ╛
Alt + 191 = ┐
Alt + 192 = └
Alt + 193 = ┴
Alt + 194 = ├
Alt + 195 = ├
Alt + 196 = ─
Alt + 197 = ┼
Alt + 198 = ╞
Alt + 199 = ╟
Alt + 200 = ╚
Alt + 201 = ╔
Alt + 202 = ╩
Alt + 203 = ╦
Alt + 204 = ╠
Alt + 205 = ═
Alt + 206 = ╬
Alt + 207 = ╧
Alt + 208 = ╨
Alt + 209 = ╤
Alt + 210 = ╥
Alt + 211 = ╙
Alt + 212 = ╘
Alt + 213 = ╒
Alt + 214 = ╓
Alt + 215 = ╫
Alt + 216 = ╪
Alt + 217 = ┘
Alt + 218 = ┌
Alt + 219 = █
Alt + 220 = ▄
Alt + 221 = ▌
Alt + 222 = ▐
Alt + 223 = ▀
Alt + 224 = ,,
Alt + 225 = ß
Alt + 226 = ,,
Alt + 227 = ,,
Alt + 228 = ,,
Alt + 229 = ,,
Alt + 230 = µ
Alt + 231 = ,,
Alt + 232 = ,,
Alt + 233 = ,,
Alt + 234 = ,,
Alt + 235 = ,,
Alt + 236 = ∞
Alt + 237 = ,,
Alt + 238 = ,,
Alt + 239 = ,,
Alt + 240 = ,,
Alt + 241 = ±
Alt + 242 = ,,
Alt + 243 = ,,
Alt + 244 = ,,
Alt + 245 = ,,
Alt + 246 = ÷
Alt + 247 = ≈
Alt + 248 = °
Alt + 249 = ∙
Alt + 250 = ·
Alt + 251 = ,,
Alt + 252 = ,,
Alt + 253 = ²
Alt + 254 = ■
Alt + 0128 = €
Alt + 0130 = ‚
Alt + 0131 = ƒ
Alt + 0132 = „
Alt + 0133 = …
Alt + 0134 = †
Alt + 0135 = ‡
Alt + 0136 = ,,
Alt + 0137 = ‰
Alt + 0138 = ,,
Alt + 0139 = ‹
Alt + 0140 = ,,
Alt + 0141 = []
Alt + 0142 = ,,
Alt + 0143 = 
Alt + 0144 = 
Alt + 0145 = ‘
Alt + 0146 = ’
Alt + 0147 = “
Alt + 0148 = ”
Alt + 0149 = •
Alt + 0150 = –
Alt + 0151 = —
Alt + 0152 = ˜
Alt + 0153 = ,,
Alt + 0154 = ,,
Alt + 0155 = ›
Alt + 0156 = ,,
Alt + 0157 = 
Alt + 0158 = ,,
Alt + 0159 = Ÿ
Alt + 0160 =
Alt + 0161 = ¡
Alt + 0162 = ¢
Alt + 0163 = £
Alt + 0164 = ¤
Alt + 0165 = ¥
Alt + 0166 = ¦
Alt + 0167 = §
Alt + 0168 = ¨
Alt + 0169 = ©
Alt + 0170 = ª
Alt + 0171 = «
Alt + 0172 = ¬
Alt + 0173 = **
Alt + 0174 = ®
Alt + 0175 = ¯
Alt + 0176 = °
Alt + 0177 = ±
Alt + 0178 = ²
Alt + 0179 = ³
Alt + 0180 = ..
Alt + 0181 = µ
Alt + 0182 = ¶
Alt + 0183 = ·
Alt + 0184 = ¸
Alt + 0185 = ¹
Alt + 0186 = º
Alt + 0187 = »
Alt + 0188 = ¼
Alt + 0189 = ½
Alt + 0190 = ¾
Alt + 0191 = ¿
Alt + 0192 = À
Alt + 0193 = Á
Alt + 0194 = Â
Alt + 0195 = Ã
Alt + 0196 = Ä
Alt + 0197 = Å
Alt + 0198 = Æ
Alt + 0199 = Ç
Alt + 0200 = È
Alt + 0201 = É
Alt + 0202 = ,,
Alt + 0203 = Ë
Alt + 0204 = Ì
Alt + 0205 = Í
Alt + 0206 = Î
Alt + 0207 = Ï
Alt + 0208 = Ğ
Alt + 0209 = Ñ
Alt + 0210 = Ò
Alt + 0211 = Ó
Alt + 0212 = Ô
Alt + 0213 = Õ
Alt + 0214 = Ö
Alt + 0215 = ×
Alt + 0216 = Ø
Alt + 0217 = Ù
Alt + 0218 = ,,
Alt + 0219 = ,,
Alt + 0220 = Ü
Alt + 0221 = İ
Alt + 0222 = Ş
Alt + 0223 = ß
Alt + 0224 = à
Alt + 0225 = á
Alt + 0226 = â
Alt + 0227 = ã
Alt + 0228 = ä
Alt + 0229 = å
Alt + 0230 = æ
Alt + 0231 = ç
Alt + 0232 = è
Alt + 0233 = é
Alt + 0234 = ê
Alt + 0235 = ë
Alt + 0236 = ì
Alt + 0237 = í
Alt + 0238 = î
Alt + 0239 = ï
Alt + 0240 = ğ
Alt + 0241 = ñ
Alt + 0242 = ò
Alt + 0243 = ó
Alt + 0244 = ô
Alt + 0245 = ²
Alt + 0246 = ö
Alt + 0247 = ÷
Alt + 0248 = ø
Alt + 0249 = ù
Alt + 0250 = ú
Alt + 0251 = ♥
Alt + 0252 = ü
Alt + 0253 = ı
Alt + 0254 = ş

 

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KURUL ÜYELERİNE VERİLECEK EĞİTİM KONULARI

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KURULLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

 

(18.01.2013 tarihli ve 28532 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)

 

Eğitim

MADDE 7 – (1) İşveren tarafından, kurulun üyelerine ve yedeklerine iş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim verilmesi sağlanır. Kurul üyelerinin ve yedeklerinin eğitimleri asgari aşağıdaki konuları kapsar;

a) Kurulun görev ve yetkileri,

b) İş sağlığı ve güvenliği konularında ulusal mevzuat ve standartlar,c) Sıkça rastlanan iş kazaları ve tehlikeli vakaların nedenleri,

ç) İş hijyeninin temel ilkeleri,

d) İletişim teknikleri,

e) Acil durum önlemleri,

f) Meslek hastalıkları,

g) İşyerlerine ait özel riskler,

ğ) Risk değerlendirmesi.

(2) Asıl işveren alt işveren ilişkilerinde ortak kurul oluşumunda eğitimden her iki işveren birlikte sorumludur.

TÜRKİYE’NİN 2023 HEDEFLERİ VE MESLEKİ EĞİTİM

TÜRKİYE’NİN 2023 HEDEFLERİ VE MESLEKİ EĞİTİM

  • Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisine girmek.
  • 500 milyar dolarlık ihracat yapmak.
  • Kişi başına düşen milli geliri 20.000 doların üzerine çıkarmak.
  • İhracatta ileri ve yüksek teknolojili ürünlerin payını % 20’nin üzerine çıkarmak.
  • İşsizlik yüzde 5’e indirilecek.
  • İş ve meslek danışmanı sayısı 4 bine çıkartmak.
  • Ar-Ge’de dünyada 1. ligine girmek
  • Bilgi ve teknoloji ihraç edilecek.
  • Savunmada dışa bağımlılığı azaltmak.

 

                 Hedefleri okuyunca umutlanmamak, sevinmemek ve heyecanlanmamak ne mümkün. Olmaz ulaşılamaz demek bilime ve azme aykırı. Hayalleri olanların hedefleri vardır. Hedefleri gerçekleştirmek için üretmemiz gereklidir. Üretim ise mesleki bilgi ve becerilerle yapılır. Unutulan, kimsesiz bir üvey evlat var. Mesleki eğitim….

                  Artık üvey evladın sevilmeye, sırtının okşanmasına ve şefkate ihtiyacı var. Ülkemizin geleceği olan mesleki eğitim artık gündemimize girmeli. Uzun bir süre gündemimizi meşgul etmeli.

                  Mesleki eğitim alan öğrenciler genel olarak alt veya orta gelir grubuna sahip olan ailelerin çocukları. Veliler seslerini duyuramıyorlar.  Düz lisede eğitim alan öğrenciler genel olarak orta ve üst gelir grubuna sahip olan ailelerin çocukları. Dolayısı ile çocukları düz lisede okuyan ailelerin sesi daha gür çıkmakta. Bütün eğitim plan ve programları onlara göre yapılmakta. Mesleki eğitim arka planlarda.

                  Çok başarılı öğrenciler düz liselere, maalesef başarılı ve başarısız öğrenciler Meslek lisesine gitsin anlayışı var. Düz liseye giden öğrenci üniversiteyi kazanamadığı zaman meslek öğrenme şansı çok az.  Meslek lisesi mezunları üniversiteyi kazanamasa bile ellerinde mesleği olduğu için iş bulup çalışmaları kolay oluyor. Düz lise mezunlarının işi zor. Düz lise için harcanan onca para ve emek heba olmaktadır.

                   Mesleki Eğitimde ikilem var. Endüstri Meslek Liselerinden mezun olan öğrencilerle Mesleki Eğitim Merkezlerinde yetişen ve mezun olmuş öğrencileri kıyaslama yaptığımızda ilginç bir sonuç ortaya çıkıyor. Mesleki Eğitim Merkezinden (çıraklık Eğitim Merkezi) kalfalık ve ustalık belgesi alanlar Meslek Lisesi mezunlarına göre daha becerikli. Fakat Meslek Lisesi Mezunları kadar teorik bilgiye sahip değiller. Çırak dükkanda sürekli uygulama yapıyor. Sonuçta daha becerikli oluyor. Meslek Lisesinde uygulama  az olduğundan beceride az oluyor. Teorik bilgi ile uygulamanın ayarını tutturabilirsek iyi bir sonuç elde edebiliriz.

                 Artık okul mantığından kurtulmak gerekir. Sadece tek bölümü olan  veya teşvik edilerek fabrika içerisinde okullar açılmalı. Eğer okullar fabrika içinde açılırsa öğrenci ve öğretmen de üretim ve piyasanın  içinde olacak. Öğretmen kendini sürekli yenileyecek ve öğrencide güncel bilgi ve beceri ile donatılacaktır. Bakanlığın da bu alanda yatırım yapmasına gerek kalmayacak.

                   Mesleki eğitim teşvik edilmesi gerektiğini savunuyorum. Fakat ilginç de bir durum söz konusu meslek öğrenmek için Mesleki Eğitim Merkezlerine gelmek isteyen ortaokulu bitirememiş 100.000 civarında insan var. Mevzuat gereği bu çocuklar ortaokulu bitiremedikleri için Mesleki Eğitim Merkezlerine çırak öğrenci olarak devam edemiyorlar. Bunun önü açılırsa öğrenci sayısı artabilir.

                        Kalfalık ve sonrasında ustalık belgesi sahip olmanın o kadar karmaşık bir yapısı var ki o da ayrı bir konu. İş yapacak ve iş yeri açacakların önü bürokrasi azaltılarak  açılabilir.

                     2023 hedefleri için mesleki eğitimi teşvik etmeliyiz. Bunlar neler olabilir.

  • Toplu taşıma ücretsiz verilebilir.
  • Ücretsiz öğlen yemeği.
  • Ayda bir harçlık
  • Öğrenci ebeveynlerinin maaşlarında kesilen vergi dilimi düşürülebilir,
  • İş yeri açacaklara hibe sermaye

2023 hedeflerine ulaşmak ancak mesleki eğitimdeki sorunları çözerek ulaşabiliriz.Ortak akılla, istişare, liyakat sahibi,  ufku geniş ve  farklı pencerelerden bakabilen insanlarla olabilir.  Bu kimsesi  olmayan kimsenin kimsesi kim  olacak.

TEBESSÜM, HOŞGÖRÜ VE SAYGI

                 TEBESSÜM, HOŞGÖRÜ VE SAYGI          

       

                      Gülümseyen bir simaya veya sık sık gülümseyen bir kişiye “mütebessim” veya “güleç” denir. Gülümseyen insan karşısındaki insanlara pozitif enerji verir.                

Kelime anlamı olarak Hoşgörü= müsamaha tahammül katlanma basit hataları görmezden gelme gibi manalara gelir. Arapça “semaha” kökünden gelen müsamaha affetmek ve bağışlamak anlamına gelir. Türkçe’deki karşılığı hoşgörü olan bu kelime batı dillerinde ise tolerans olarak kullanılır.

Hoşgörü farklılıklara tahammül gösterebilme sanatıdır. Farklılıkların bir çoğu ise bize doğuş dan verilmiş bir hediyedir. Kimsenin doğuştan ırkını dilini dinini milliyetini derisinin rengini v.b. seçme imkanı yoktur.

Hoşgörü kendi görüş ve düşüncemize ve çoğunluğun görüş ve düşünce biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla katlanma demektir.

Hoşgörü için sevgi ve saygı ön koşuldur. Sevginin ve saygının olduğu yerde negatif düşünceye ön yargı ya yer yoktur.

Hoşgörü ve sevgi insanları ırkına diline düşüncesine milliyetine gelenek ve göreneklerine göre ayırım yapamaz. Onun için Hoşgörünün seviyesi çok yüksektir. Bu seviyeye tam olarak ulaşmak kolay değildir.

Saygı kelimesinin anlamı; değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram… Bir kişiye, bir düşünüşe, bir eyleme, bir başarıya yüksek değer vermekten doğan özel bir duygu.

                 Hz. Mevlana”nın çağlar ötesinden günümüze ulaşan önemli miraslarından biri de yedi öğüdüdür. Gerek ferdi gerekse toplumsal pek çok problemin reçetesi olan bu yedi altın öğüt şöyledir:

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülülükte deniz gibi ol

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

      Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olması demektir. Aranızda problem olduğunu düşündüğünüz insanlara iyilik edin veya hediye verin, sıkıldığınız insana güler yüz gösterin. 

 

Sonuç olarak;

  • Güler yüzlü olun
  • Hoşgörülü olun
  • Saygılı olun
  • İnsanları çok dinleyin az konuşun
  • Tartışmalarda hırçın olmayın
  • Gereksiz tartışmalara girmeyin
  • Örnek olun
  • Amacımız insanların gönlünü kazanmak

KRAVAT HALK İLE DEVLET ARASINDA BERLİN DUVARIMI?

KRAVAT HALK İLE DEVLET ARASINDA BERLİN DUVARI MI?

 

          Devletten hizmet almaya ilk başladığımız yıllarda siyah önlük ve önlüğün üstüne takılan beyaz yaka ile başlamıştık. Hizmet veren kişiler ise kravat ve ceketli idiler. İlkokul sıralarında bile önlük, yaka ve kravat benim oraya ait olmadığımı anlatıyordu. Suni bir şeydi.

          Siyah önlük ve yaka insanları tek tipleştirmenin amacı idi. Masumca sunuluş şekli sınıfta zengin fakir ayrımı olmasın. Forma fakir-zengin ayrımını kaldırdı mı?  Tek tip önlük yada forma giyerek herkes maddi yönden eşit oldu mu?  Bizler eşit olmadıklarımızı biliyoruz. Eşit olmadığımızı okul kantininde ve okul olmayan zamanlar bize çok iyi anlatıyordu.  Bu iş farlılıklar olmasın herkes tek tip insan olsun çalışmalarının ürünüdür. Düşünmeyen insanlar olsun biz onların yerine düşünürüz. Şükür ki bu güne ülkemiz bundan kurtuldu.

              Kravatı ise halk hiç kabullenemedi. Kravat ne idi? Kravatın isim olarak kökeni zaten nereden geldiğini gösteriyor. Kravat, Hırvat kökenli bir kelimedir. Kravat, bir boyun bağıdır. Kelimenin aslı Fransızca cravate: Hırvatlar anlamında kullanılan croates veya cravatesden gelmektedir.1635’de, 30 Yıl Savaşları sürerken Fransız Kralı XIII. Louis için savaşan yaklaşık 160 bin lejyoner ve şövalye arasında bir grup asker vardı ki kıyafetlerindeki bir ayrıntı nedeniyle diğer askerlerden rahatlıkla ayrılabiliyordu. Hırvat askerleri farklı kılan, boyunlarına bağladıkları atkıları idi.

       Hırvatlar, boyunlarına uzun bez kurdeleler takarlardı. Bundan dolayı çeşitli kumaş ve derilerden yapılmış boyuna takılan ve kendine has bağlama şekli olan boyun bağlarına da kravat denmiştir. Savaşa giden Hırvat askerlerini uğurlayan eşleri, sevgilileri, anneleri başlarından çıkarttıkları atkıları, sevdikleri adamların boyunlarına bağlamış ve birer düğüm atmışlardı. Bir yandan evlerinden uzakta oldukları sürece bu atkıları her gördüklerinde kendilerini ve evlerini anımsamalarını istiyor bir yandan da attıkları özel düğümlerin erkeklerini kötülüklerden koruyacağına inanıyorlardı.

           İlk olarak Hırvatların bir savaş esnasında eşleri ve anneleri tarafından bağlılık göstergesi olarak erkeklerin boyunlarına bağlarlardı. 1630’lı yıllarda Fransa’ya hizmet eden Hırvat paralı askerlerde vardı.   Hırvat paralı askerlerinin boynundaki bağları gören  Fransız hükümdarının hoşuna gitmiştir. Daha sonra bunu günlük kıyafet olarak kullanmaya başlayan Fransızlardan günümüze kadar gelmiştir.

             Osmanlı İmparatorluğu içinde takan ilk padişah Sultan Abdülmecid olarak biliniyor. Batılılaşma hareketleri etkisinde öncelikle aydınlar arasında kendine yer bulan kravat, padişahın da tercih doğrultusunda devlet dairelerine girmiş oldu.

             Türkiye’de ise devlet memurlarında kanun gereği takılması zorunlu olduğu için ister istemez hayatımızın içine girdi.  Ama halk kabullenemedi.

              Kravat, Osmanlı okumuşları arasında pek sevilirken, halk tarafından dışlandı. Halka göre bu medeniyet yuları idi. Osmanlının son dönemlerinde ve günümüzde de kravatın ilginç bir görevi olduğunu düşünüyorum. Halk ile devlet arasına bir adı konmamış ama halkın istemediği bir Berlin duvarımız oluştu.

            Yalnızca bununla kalınmadı T.B.M.M.’de bile seçtiğimiz vekillerimiz istedikleri gibi giyine-mediler. Yöresel kıyafetleri ile seçmenlerini temsil edemediler. Milletin vekiline kıyafet mecburiyeti olur mu? Kıyafetin nasıl olacağını, millet tayin eder. Milletin huzuruna nasıl çıkılacaksa öyle çıkılır iş olur biter! Ama öyle olmadı. Vekilleri ile seçmenler arasında kravat yine Berlin duvarı görevini yerine getirdi.

                     Hizmet alımı için resmi dairelere giden vatandaşlar kendinden olmayan ve kabullenemediği kravatı gördü. Kravatı takan da vatandaştan kendini üstün gördü. Halk ile Devlet arasındaki duvar etkinliğini artırdı. Memur sendikalarının kıyafet konusunda aldığı kararlar ile bu duvar sarsıldı.

                  Bizden olmayanı halk kabullenemiyor…

 

 

 

 

 

 

 

ÖĞRENCİ EBEVEYNLERİNİN YÖNLENDİRİLMESİ

       Ebeveynlere öncelikle kendi egolarından arındırılmalı ve çocuklarını tanımaları sağlanmalıdır. Hangi yeteneklere ve isteklere sahip olduğu ortaya çıkarılmalı ve velilere bunlar anlatılmalı, yönlendirme ona göre yapılmalıdır.
Günümüz uygulamasında mesleklerin tanıtımı ve yönlendirme çalışmaları öğrencilere yönelik yapılmaktadır. Fakat öğrenci ebeveynlerinin tercihi daha etkili olmaktadır. Öğrenciler velilerin tercih ettiği mesleği seçmektedirler. Bunun sonucunda öğrenciler ebeveynlerinin egolarına göre hareket etmektedirler. Yanlış yönlendirmeler sonucunda başarısızlıklar veya yapılan işi sevmeme sonucunda mutsuzluklar ortaya çıkmaktadır.

        Veli, öğrenci ve rehber öğretmen eşliğinde yönlendirme yapılır ise;

1_Öğrencilerle birlikte ebeveynlere de meslekleri tanıtma yönlendirme yapmak.
2_Ebeveynlere çocuklarının niteliklerine göre meslek seçmeleri gerektiğini anlatmak.
3_Öğrencilerimiz sevdikleri işleri yaparak başarılı ve mutlu olmalarını sağlamak.
4_İş hayatına başarı ve mutluluk getirmek.

Elde edilecek sonuçlar;
1-Öğrencilerimiz niteliklerine göre yönlendirilecektir.
2-Öğrencilerimiz daha mutlu bir eğitim hayatı yaşayacaklardır.
3-Sevilen ve istenilen işler yapıldığı için iş hayatına tebessüm gelecektir.
4-öğrenciler özgüven kazanacaklardır.

MESLEK LİSELERİNİN İMAJ VE DİĞER SORUNLARI

                  Yapılan çalışmalar meslek lisesine giden öğrenci sayısının artırılması yönünde. Fakat gözardı edilen bir durum var. Halkın gözünde meslek liselerinin olumsuz bir imajı var. Velileri dinlediğimizde çocukları için güvenli bir eğitim ortamının olmadığı yönünde etkilenmişler. Diğer bu grup ise Meslek lisesinden mezun olduğunda ne gibi imkanlar elde edeceğinin farkında değil. Başka bir grup maddi durumu en kötü olanlar; bunlar akşamları eğitim açık Meslek lisesinden habersiz. Meslek Lisesi öğrenci sayılarının artması niteliklerinin artması doğru orantılı olmayabilir. Niteliklerinin artması için piyasa ile okulların iç içe olması gerekir. Maalesef Meslek Liselerinden piyasanın istediği nitelikte eleman yetişmiyor. Yetişmesi de mümkün değil maalesef eğitimcilerimiz de piyasadan kopuk.

               Meslek  Liselerine  çözüm  üretmek  isteyenlerde  üst  perdeden  olaya  yaklaşmaktadırlar.  Dolayısıyla teşhis de yanlış olmaktadır.

                    Meslek Liseleri kendilerini anlatırken yeteri kadar reklam yapamamakta ve iyi ifade edilememektedir. Okulların fiziki yapılarının içinde sosyal alanlar azdır. Bunlar geliştirilerek cezbedici hale getirilebilir. 8. sınıf öğrencilerine  yönlendirme yapılırken velilerde unutulmamalıdır. Bir kısım öğrenci örgün eğitim kalıbına uymuyor. O tip öğrencilere ise akşamları eğitim veren Açık meslek Liselerine yönlendirilebilir. Bir çok fabrika eleman bulmakta zorlanıyor. Fabrikalardan istihdam garantili burslar alınabilir. Meslek liselerine gelen öğrencilere ücretsiz öğlen yemeği, belediyelerden ücretsiz ulaşım imkanı ve aylık bir miktar harçlık verilebilir.

                    Velilerin gözündeki bu imajın yıkılması  ve diğer sorunlarında çözülmesi halinde meslek liselerine giden öğrenci sayısı artabilir.Meslek lisesinden mezun olan öğrenci piyasada iş bulabilir ve üniversite sınavlarında başarılı olabilirse lisans eğitimine, başarılı olamaz ise yüksek okula geçerek yüksek öğrenimini tamamlayabilir.

                  Unutulmamalıdır. Normal bir liseyi bitiren kişi Üniversiteyi kazanamadı ise artık bir meslek öğrenmeleri zor olacaktır.

ATÖLYE ÖĞRENCİ GRUP SAYILARI

ATÖLYE ÖĞRENCİ GRUP SAYILARI

Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde atölyelerde yapılan mesleki uygulamalarda öğrenci grup sayılarına göre öğretmen görevlendirmeleri  aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.

1) 10 uncu sınıflarda; 10-21 öğrenciye kadar 1, 21-31 öğrenciye kadar 2, 31-41 öğrenciye kadar 3, 41 ve daha fazla öğrenci için 4,

2) 11 ve 12 nci sınıflarda; 8-16 öğrenciye kadar 1, 16-24 öğrenciye kadar 2, 24-31 öğrenciye kadar 3, 31 ve daha fazla öğrenci için 4,  öğretmen görevlendirilebilir.

10 sınıf öğrencileri atölye eğitimlerinde daha çok ilgiye ve alakaya ihtiyaçları varken daha az öğretmen görevlendirilmekte. 11 ve 12. sınıf öğrencileri temel bilgilere sahip olduklarında yapılan işin resmi verilir öğrenciler  işi yaparlar. Öğrencilerin birebir ilgiliye  daha az ihtiyaçları vardır. Grup sayıları oluşturulurken sınıf ayrımı yapılmaması verimi artırabilir.

 

Hayaldi

Milli Eğitim Bakanlığı, e-Okul sistemi ve Fatih Projesi ile eğitimde çağ atlatmıştır. Eğitim hayatının içinde olan bütün kurumlarda  aynı uygulamanın kullanılırlığını sağlanmış,bu sayede eğitim hayatına gözle görülür pratik çözümler gelmiştir. Bu durum  bilginin kontrolünün de Bakanlıkça yürütülmesine olanak sağlamıştır. Teknoloji tabanlı bu uygulamalar potansiyel kazanımlar doğurmasına rağmen, velilerin ve okul idarelerinin yeterli düzeyde entegre olamamaları sebebiyle, kapasitesinin çok altında kalmıştır.  Bakanlık, okul idaresi ve veli penceresinden bakıldığında alt yapısının daha etkin hale getirilmesi durumunda alınacak verim artacak,proje; eğitimcilerin ve velilerin olası sorunlarına çözüm olacaktır.

Ders başlamadan önce sınıflarda öğrenci devam-devamsızlık yoklaması alınmakta ve öğretmen derste işleyeceği konuyu deftere yazmaktadır. Bu ilkel uygulama ile her sınıfta yaklaşık 5 dakika kaybedilmektedir.   Türkiye’de bulunan derslik sayısı 649.469’tur. Kaybedilen zaman 3.247.345 (649.469X5=3.247.345) dakikadır. Bu durum düşünüldüğünde, eğitimde kaybedilen zaman korkunçtur.

Sınıflardaki yoklamalar ilgili müdür yardımcısı tarafından bir gün sonra sisteme girilmekte,veliler e-Okul “veli bilgilendirme sistemi”nden bir gün sonra, öğrencinin okula devam edip etmediğini öğrenebilmektedir. Eğer veli, bilgilendirme sistemini kullanmayı bilmiyorsa, evine devamsızlık mektubu göndermek suretiyle ile çocuğunun durumundan haberdar olmaktadır. Bu bir günlük gecikme,bazen çözülmesi güç problemlere sebebiyet vermektedir.

Mevcut uygulamaların teknolojik alt yapısının mümkün kıldığı bir diğer uygulama da ,sınıflarda yüz tanıma,avuç içi damar okuma veya parmak izi  ile yoklama alınması  sistemi  ile eğitim hayatında çeşitli kolaylıklar sağlanması olacaktır.Buna göre;

  • Öğretmen sınıfta yoklama almayacak,
  • Müdür yardımcıları öğrenci devamsızlığını sisteme girmeyecek,
  • Öğrencinin sınıfta olup olmadığı ders esnasında internet üzerinden kayıtlara geçecek,
  • Veli,gün içinde çocuğunun derste olup olmadığını istediği zaman takip edebilecek,
  • Eğitim-öğretim gün sayısının 180 gün olduğu düşünülürse; 1 yılda tüketilen 116.904.420 adet A5 ebatındaki yoklama fişi  kullanılmamış olacaktır.(649.469X180=116.904.420 ) 194.870 top kağıda tekamül etmektedir.
  • Merkezi sınavlarda bu yöntem kullanılabilirse, kimliğini kaybeden/unutan öğrencilerin de mağduriyeti giderilmiş olacaktır.

Yine öğretmenler,yıllık ders planlarını e-Okul sistemine kaydettiklerinde, günlük işleyecekleri konuları sistemden takip edebileceklerdir. Salt bu bile eğitimciler için önemli bir kolaylık sağlayacaktır. Bunları örnekleyecek olursak;

  • Öğretmen ders başlangıcında zaman kaybetmeyecek,
  • 649.469 adet sınıf defteri kullanılmayacak,azımsanmayacak ölçüde bir kamu kaynağı israf olmayacak,
  • Öğretmen konuyu sisteme girdiğinden, otomatik olarak aylık ders puantajı yapılmış olacak,
  • Okul idaresinin sınıf defterlerini kontrol işi ortadan kalkmış olacaktır,
  • Okul idareleri ek ders puantajı düzenlemeyecek,bu iş için kullanılan zaman başka işlerde değerlendirebilecek ve,
  • Okullardaki eğitim sistematize edilecektir.

Bir başka konu da;  öğrenci nakli veya izin dilekçesi almak üzere velilerin okula gelmesidir. Bu durum veliyi işinden-gücünden geri bırakmaktadır. İnternetin olduğu her yerden çözülebilecek basit bir konu, zaman kaybı,iş kaybı, demoralizasyon vb. gibi çeşitli sorunların kaynağı olmaktadır. Ayrıca bu işlerin yürütülmesi adına okul idaresi yoğun mesai harcamaktadır. Aslında çözüm kolaydır;velilere sisteme giriş şifresi verilerek  bankacılık işlemi yapılırcasına nakil isteğinde bulunulabilinir veya öğrencisinin izin isteğini sisteme bizzat girebilir. Veli, bürokrasiye harcadığı zamanı çocuğuyla daha verimli geçirebilir. Örneğin; çocuğun  sosyal faaliyetlerine katılabilir.

Sonuç olarak; sistemi etkin kullandığımızda bir çok iş kendiliğinden yapılmış olacak, iş yükü azalacak,zaman-kaynak tasarrufu sağlanacak, okul idarecileri odalarından çıkacak öğretmen ve öğrencilerimiz arasında olacaklardır. Üstelik,kazanılan bu zamanda sosyal faaliyetler artırılabilir, bir çok kurumun hibe destekli proje duyurularına öğrenciler ve öğretmenler yönlendirilebilir.

Gerçek …